28-Nisan-2021 | Kalay Hukuk
İşe iade davası sonunda işverenin davetine rağmen tekrar işe başlamayan işçi iş güvencesi tazminatını ve dört aylık ücretlerini alamaz. Bu noktada fesih geçerli fesih olmuştur. İşçinin tekrar işe başlatılmadığı veya bu iradenin açıklandığı tarihte fesih gerçekleşmiş olur. Bu tarihte işçinin alabileceği ücrete göre; kıdem ve ihbar tazminatı, izin ücreti ve iş güvencesi tazminatı hesaplanmalıdır. Bu hesaplar yapılırken dört aylık süre hizmet süresine eklenecektir. Boşta geçen sürenin ücretleri ise feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplanmalıdır. Dört aylık ücret kavramına “ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı, servis gibi” haklar dahildir. Fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve satışa bağlı primler dört aylık haklara dahil değildir. İşçinin tekrar işe başlatılmadığı tarihte alabileceği ücretin tespit edilmemesi halinde asgari ücretteki artış oranları ölçü alınarak çözüm sağlanmalıdır. (Y.7. HD.E:2013/13023 K:2013/19088 T:13.11.2013)
4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesinin 5.fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. Aynı maddenin 1. fıkrasına göre de işveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az 4, en çok 8 aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok 4 aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez.